Atlı Kâşif Evliya Çelebi: On Yedinci Yüzyıl Osmanlısında Bilgi Toplama

 

Konuşmayı Moderatör Prof. Dr. Zekeriya Kurşun, Evliya Çelebi Uygulama ve Araştırma merkezi başkanı Prof. Dr. Musa Duman’a teşekkür ederek başlatmıştır. Prof. Donna Landry ve Evliya Çelebi’ye teşekkürlerini sunarak devam etmiş ve sunum konusuyla ilgili kısa bir açıklama yaparak sözü Prof. Landry’e bırakmıştır.

 

Prof. Dr. Donna Landry, konuşmacı olarak davet edilmesi asına ve Evliya Çelebi’ye teşekkürleriyle sözüne giriş yaptı. “Atlı Kâşif Evliya Çelebi: On Yedinci Yüzyıl Osmanlısında Bilgi Toplama” başlıklı konuşması için ele aldığı bölümün İngiliz ve küresel dinleyiciye Evliya’yı sunmak olduğunu söyledi. Keşif çalışmalarının Avrupalı seyyahlar çevresinde, emperyalist ve sömürgeci hırslar etrafında şekillendiği vurgulayan Prof. Landry, bu amaçlarla da olsa yazılanların eski Dünya, Avrasya, Afrika ve yeni Dünya’ya -Amerika- dair önemli bilgi kaynaklarıdır demektedir.

 

Evliya Çelebi’nin at üstünde yolunu konu edinen projesi USLA’dan bahseden Landry, buradaki amaçlarının at üstünde diğer kültürlerle ne şekilde etkileşime girdiği ve bize nasıl tanıtımda bulunduğunu içerdiğini ve 18. yüzyıla odaklanmış olduğunu söylemektedir. Avrupa’nın genişlemesinde büyük bir rol oynayan 18. yy. da yapılan seyahatler hala öngörülebilir değildir diyerek keşifler ilerledikçe sömürgecilik çevresinde rutin bir hal almıştır dedi. Evliya Çelebi, Türkiye dışında egzotik batıya yaklaşımıyla daha iyi bir şekilde bilinmeyi ha ekiyor diyen Landry, keşifler ışığında Avrupa’yı görmeyi hedeflediklerini söylemektedir.

 

Kolomb’un yeni dünyaya yaptığı seyahatlerin, Osmanlı’nın kendi dış dünyasına yaptığı seyahatlere oranla daha orantısız ilgi gördüğüne değinen Landry, bu asimetrik olarak adlandırdı. Osmanlı’nın kendi keşiflerinin batıdaki aydınlanma çağı entelektüel merakıyla aynıdır dedi.

 

Kâşif teriminin İngilizce ve batı dillerindeki anlamı üzerinden, kelimeyi açıklayan Landry, Evliya’nın bir kâşif olduğunun gittiği birçok yerde sadece insanlarını değil insanlarını ve doğayı da bir bilimsellikle almasından dolayı olduğunu söylemekte.

 

Dankoff’dan alıntıyla, Evliya Çelebi’nin bilinçli olarak oyunbaz dil kullanıp alegorilere başvurduğunu söyleyerek onu batılı seyahatnamelerden ayıran özelliğinin bu olduğunu belirtti.

 

“Evliya Çelebi’nin seyahatnamesinden çıkaracağımız bir şey varsa o da yargılarımızı askıya alıp ötekinin gözünden dünyaya bakmaktır.”

 

Landry, Evliya’nın kendinden sonra gittiği yerleri ziyaret edecek insanlar için o bölgelerde yaşayanların gelenek ve kültürlerini ayıp karşılamamaları adına yazmakta olduğunu ve farklıyı ötekileştirmeme amacından bahsetti.

 

Osmanlı’nın seyahatlerinin batıdan ayıran ve ana konusu olan özellik atlardır diyen Landry, Evliya’nın atları keşif aracından çok dost olarak gördüğünü ve bununda Osmanlı genel kültürü dahilinde sahip olduğu bir özelliktir dedi. Osmanlı’nın kendilerinin yanında atları da çok kültürlüdür diye eklemektedir. Bu sevgiyi Evliya’nın seyahatnamesinde verdiği bir ayet örneğiyle anlatmakta ve Evliya’nın katıldığı seferleri sırasında ve sefer sonrası barış için gittiği bölgelerde atlarla olan hikayelerini paylaştı. Evliya için atların kutsallığını anlattı.

 

Evliya’nın sahip olduğu değerlere değinen Landry, onu erken dönem kaşiflerinden ayıran özellikleri tekrar ele alarak konuşmasının sonlandırmadan önce Evliya Çelebi’nin yolu projesinden birkaç sözle bitirmiştir.

 

Moderatör Kurşun, konuşma ile ilgili genel özetinde, Landry’nin bilgi takip etme yolunda ayıp-ayıp değil kavramlarının hatırlatıldığına vurgu yaparak, öğrenmek için öncelikli olarak bu kavramları benimsemeliyiz dedi. Değerlendirmesinin ardından soruları alan Kurşun, sonlandırırken Ayasofya’da açılan yeni merkezden bahsederek katılımcılara teşekkürleriyle konuşmaya son verdi.